ses etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ses etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Aralık 2010 Cumartesi

.boşluk5.

.peki ya ne istiyorum? işte bu soru tuzak. o yüzden kaçak yanıtlarla sizi de gençliğime davet ediyorum.
.öğle vakti hiç sevmediğim halde sırf zaman geçsin diye bi 5 dakika kadar tahammül edebildiğim televizyon kutusunun başına geçtim. o sırada rast geldiğim müzik ve sonra algıladığım görüntüler beni nereler getirdi hemen anlatıyorum.
.fonda mor ve ötesinin giderek kalitesizleşen müziklerinden yine katlanılabilir olanı, sonra da görüntüler "başka dilde aşk". bu aralar yeni türk sinemasına takık beynim, 'bunu da denemek lazım' dedi. ve işte filmi izledim, beğendim, tamam "çoğunluk" gibi bir şeylere dokunmadı, ama naifti. sonra da yalnız başıma evde otururacağım saatlerin bilinciyle mor ve ötesine saygı köşesi kurdum kendime. ama şimdi bu albümleri çok güzel.


.zamanı da bıraktım akıyor zaten, ben çoğunda sıkılıyor ve bunaltılar içine giriyorum.

.evet onlar da bir zamanlar genç ve naiflerdi,artık yitirdikleri her şey şu fotoğrafta var bence.

31 Ekim 2010 Pazar

.insan'dık.

.hepimizin kendiğini sandığı kadar, insan'dık. şüphelerim var bu konuda çoktan beri. ihtiyaçlarımızla, şımarıklıklarımız birbiri içinde artık.
incintikçe incittik, kırdıkça parçaladık, unuttuldukça unutturduk...
kızdıkça nefret edesiye bekledik. hepimiz insan'dık. hata yaptık ama hep başkalarının hatalarını gördük. hep suçluyu aradık sokaklarda, yanıbaşımızda duran benliğimizi yok sayarak. ne kendimize saygımız ne de sevgimiz kalmıştı. sadece "öteki"leri "diğer" ihtimalleri taradık.
ne yapsak fayda etmezdi, yaranılacak kimse yoktu. hepimiz insan'dık, artık sadece "ben" ler ve "sen" ler vardı. insanlar değiliz.
hep "üzgünüm" dedik. özür dilemeyi unuttuk. oysa çok basitti, mucizevi kelimeleri yırtıp attık ki kimse bilemesin diye. hep "ben" vardı bundan sonra, "biz"ler öldü.
insan olmayı özlemedik bile, farkında değiliz hala.


bu kadın söylüyor.

7 Aralık 2008 Pazar

.still have those cds.


.nerdeyse 10 yaşında bir müzik setim var. yıllardan beri istediğim şeydi. ben daha anne karnında müzikle gelişmiş bir insanım annemler sağolsun. bir şekilde hep dinlemişim. hala dinlerim güzel bulduğum ne varsa. eskiden plak varmış, öyle bir teknoloji bizim evimizde olmadı ama babaannemlerde hep batı klasiklerini öyle dinledim. sonra kaset furyası başladı. bizimkilerin de deli bir kaset arşivi vardı. bir de ITT radyo. o küçük evimizin salonunda dururdu. kasetleri de sarardı bir dönem tabi. o hep olan şey zaten. sonra ortaokul zamanında ben onu odama almaya başladım sürekli, sonra benim odada sabitlendi. iyice kendini kaybetti tabi o dönem. ta ki benim kendime ait ve cd de çalan bir müzik setim olana kadar ben öyle 30 senelik walkman ile yaşadım-o da annemin üniversitede sahip olduğu walkman idi. kalemle ileri-geri sarmaca. sonra benim için bir elektronik alet olmayan, en güçlü duygusal bağlarımdan birini kurduğum müzik setim geldi.


.lise zamanlarımda ciddi bir cd arşivi yapmaya başladım, zero'yu keşfettim, zihni'yi keşfettim akmar'a babamdan gizli gitmeye başladığım günlerde. bilgisayar, mp3 çalar yokken ya da en azından ben bunlardan üniversiteye kadar bihaberken ben hala cd alır idim. tabi verilen harçlığı cd, dergi, ikinci el kitaba yatırınca insan hepsine sahip olabiliyor. hala o arşivim genişlemeyi bekliyor, bir yandan da sevgili müzik çalarımın tamirini bekliyordu aslında. sonunda adam gibi hoparlör ile kaliteli bir sese erişmem mümkün. bu beni mutlu ediyor işte, bu kadar basit. güneş de var. bugün pazar, hadi gezelim.

28 Kasım 2008 Cuma

.korkuyorum kendimden.

.duyamamak görememekten bir adım daha önde, daha kötü bir şey.bunu konuştuktan saatler sonra tek kulağım tıkandı. tam tıkanmak değil aslında. etrafımdaki sesler yiterken etrafımda olmayan ve duyma ihtimalim olmayan uzaklıktaki sesler derinden gelmeye başladı. dün evde her şey sessizken bir televizyon programı sol kulağımda, insanlar konuşuyor, sanki bir tartışma programı. çok ürkütücü. az önce de bir kapı zili duydum ama bizim evin zili olmayan. neler oluyor? normal bir insan gibi duymak istiyorum artık.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

.sese doğru.

.ağır ağır giriyor kanıma. sonra yürüyorum. nereye ben de bilmiyorum. çağırıyor sesi usulca. kandırıldığımı hissetmiyorum. gerçek olduğunu biliyorum. sadece devam etmem gerektiğini söylüyor kulağıma fısıldarcasına. karanlık korkutmuyor ıssızlıkta, yalnızlığımda. deniz kokusu geliyor burnuma. az sonra kuma değecek ayaklarım ve denizin dalgaları ıslatacak yırtık pabuçlarımı. sonra da paçalarımı. tuzlu suyla mis gibi deniz kokusunu üzerime alacağım. taşların sesi, dalga sesi. gözlerimi açtığımda sonsuz bir gökyüzünde koskocaman bir ay ve yıldızlar cümbüşü selamlayacak beni. hissediyorum. sadece sesinden bunu hissediyorum. küçük adımlarla bana eşlik eden o sesin inanılmaz sürükleyişine bıraktım kendimi. rüya ya da hayal olması ihtimaliyle gözlerim kapalı kalmalı. ama denizin dokunuşunu gerçekten hissedebileceğime inandırıyor beni. sesi kadar gerçek hislerim. nerede olduğumu bilmesem de tanıdık geliyor her şey. çocukluğun izleri, anların izleri, beni kovalamadan peşime takılanlar. benim içimde kalanlar, benden uzak kalanlar. ama en çok da o suyun sesi. özlediğim, dokunmaya korktuğum, rüya olmasını istemediğim diğer her şey. sesi dinliyorum sadece.
ses

4 Mayıs 2008 Pazar

.zaman beklemez.


.gökyüzünde kara bulutlar var. yağmur havası, çok da alışılmış olandan değil ama. hafif bir esinti. saatlerdir uykuyu arzulamayan bünyemle huzursuzluğu erteleyen çalışma tempom yüksek. gecenin sabaha varacağı anlarda bir dostla olan uzun konuşmalardan sonra sevgi ve umut tekrar belirebildi. üstelik çok basitti her şey. olması gerektiği gibi hayatın. basit düşünmek gibi. derinliği kaybettirmeyen basitlik. sonra bir ses geldi dosttan. dosttan öte varlıktan. saatler boyu kulağımda. hala dönerken tek şarkı umudu bulabildiğimi hissettirdi tekrar bana. huzura yakınlık durumu. tek bir fotoğraf karesi ve sesler içinde kaybolan umutsuzluk. o kadar saf, naif ve bir o kadar olgundu. benden çıkamayacak kadar huzur doluydu. ve benim içimde. onun varlığıyla birleşen dünyam tekrar döndü küçük şeylere.

.umudum(uz) olsun bugün.

30 Nisan 2008 Çarşamba

...dair

.sokaklarda ışıkların yanmasına çok saatler var. evlerde de. güneşin sıcaklığı yetmiyor yine de. eve gitmek için aceleci adımlar ve karanlığın hayali. karanlık çökünce ruhunun aydınlanacağı anların özlemi. sanki karanlık rüyalar hep gecelerde ve o geceler uyanık geçirilmesi gerekiyormuşçasına bir hissiyat. o kadar uzak kalmak istediği dünyadan kendince kaçma şansı. uyanıklık ve kaçışların çelişkisi arasında kalmış grilik.
.hayatın gereklilikleri ve sorumlulukları arasında sıkışmış ve daracık sokakları keşfederken yönsüzlüğün keyfini sürebilmek. yolları arasında sürüklenmek.
.önce güneş söndü pencereden sonra da sıcaklığı çekti ellerini üstümüzden. yavaşça ışığı azalan odanın içinde devam etti yaşam. ışıklar yandı. ışıklar söndü. evden çıktı. tek tük lambalarla aydınlatılmış o dar sokaklardan genişliklere vardı yolu. genişliklerde insanlara dokunmadan tek başına ilerledi. başka dar sokaklarda dolandı usulca. sonra içeri süzüldü yavaşça ama heyecenla. hayal edilemeyecek kadar güzel bir şeylerin içinde olduğunu kavradı. orada karanlığın içinde tekrar yaşadığına sevinebildi. karanlığı sevse de karanlığın içinde ışığı görebilmesini sağlayan milyonlarca yıldızın değil sadece seslerin anlamı vardı. yıldızlar şehrin ışıklarına yenik düşerken, o karanlıkta seslerle tazelendi.

15 Nisan 2008 Salı

.pufadanak.

.sıkıntıdan yapacak iş araken buldum kendimi. koşturmaca. bir festival koşturmacası var. çok heyecanlı. onları derleyemeyecek kadar koşturuyorum. rüyalarımda bile. sabah kalkıp ç.izim yapacağıma uyuyup rüyalara devam ediyorum. cevdet gitti askere peşinden koştum. nekropsi eksik kaldı. bitmedi bitmedi. rüya boyunca koşmak gerek bana. kaçmak için kendimden. evet devam edelim oraya buraya yazalım. ordan gelen yeni durumları tekrar iletelim onlara bunlara. dolanalım oralarda buralarda. gülemeyecek kadar bunaldım. müzik dinleyemiyorum, seçemiyorum. yeter içim dışım onlar bunlar şunlar müzikler. kaçalım buralardan.

16 Mart 2008 Pazar

.tek şarkılık listeler.(yol şarkıları sürüm 2)

.tek şarkılık listelerle saatlerim geçiyor. sıkılmadan çalışıyorum o sesler eşliğinde. bir nevi yol şarkıları denebilir bu listelere. hem de yol şarkıları tanımının hakkını verecek biçimde kullanıyorlar.
birtakım paylaşımlarla elimde tuttuğum bu sesler benden içeri girdi usulca. kabul ettim hepsini. buyrun isteyen keyfini sürsün.

ayyuka-acaba(açık radyo 94.9-acoustic recordings)
nusrat fateh ali khan-night song
nusrat fateh ali khan-crest
astor piazzolla-fugata

7 Mart 2008 Cuma

.özlemli.

.mutfakta "gulyabani" ve düğme" kurabiyeleri pişerken, müzik çalarım bozulmuş ve maddi çöküntüler içinde olsam da rahatlık hissiyatı var üstümde. evet biraz sıkınç-purcu tarafından üretilen kelimemiz-olsam da, ortabahçede izmaritleri köşelere toplamak gibi boş eylemlerde bulunsam da huzur kırıntıları var içimde. özlemim seslere elbette. nerden geldiği belli olmayan güdülerle hareketlerim doğru yönlendiğimi gösteriyor zaman zaman. seslere çağıran ve onları saklayan hareketlerim. önemsiz satırlar.geeeçç.
sıkıldım tosya'dan beri. çok sıkılıyorum.....

28 Şubat 2008 Perşembe

.sesler içinde yüzer gibi.

.ne kadar daha bekleyeceğim.ya da ne kadar daha onları tekrar tekrar içime çekeceğim günü, saatleri sayacağım. tarih atarken küçük notlar aldığım sarı sayfalı defter(ler)im bile sıkılmış olabilir. içimde çalan sonsuz kaseti bazen susturmak istiyorum ama elim gitmiyor. dayanılmaz bir sevgiyle burkuluyor içim. nerden gelip de içime sızdılar. sorgulamıyorum ama bu kadar uzun rüya görebilir mi insan diye düşünüyorum. rüya olmasını istemediğim kadar gerçekliğini kabullenemiyorum. müthiş. uyuyamadan yatakta sadece durabildiğim gecelerin sebebi sonucu her şeyi. ben sadece daha fazla istiyorum. biraz daha. vazgeçemiyorum. aciz bile denebilir. mahvoldum demeyi bile seviyorsam bu durum normal kabul edilebilir.
mahvolmaya devam edeceğim.

18 Şubat 2008 Pazartesi

.seslere bağ(ım)lıyım.(sürüm 1 olması muhtemel)

.içimde çalan müziği susturamıyorum. değişmeyen tek parçalık bir listem var. zaman zaman yorsa da beni devam etmesini istiyorum. uykusuzluğumun yaratıcısı olduklarını biliyorum. uyumamı sağlıyor etkileri sonra yine aynı kısır döngüde zehirli ses(ler)i, huzurlu ses(ler)i bekliyorum. beni besleyen seslere hasretim. bitmesi durumuna katlanamıyorum. bitmemecesine kendi içimde tekrarlanıyorlar onlar da. beni uyku rahatlığına getirdikleri kadar fazla huzur rahatsızlığıyla uykusuz bırakan seslere ve küçük beynimin içinde sürüklendiği düşüncelerle onlara eşlik etmesine izin veriyorum.

.nefes almaya devam ettikçe benimle kalacaklarına eminim. yalnızlığımın parçası olarak büyüsünler içimde. seslere bağ(ım)lıyım. bu bir itiraf değil. yazıya dökülesi bir ifade. tüketimsel bağ(ım)lılıklardan değil. şimdilik bu kadar.

14 Aralık 2007 Cuma

13 aralık

.huzurla başlayan gece.sonu bilinmezlere akan bir sürükleniş içinde sesler arasında geçişler.sert geçişler.devam etme gücü veren bir şeyler hala var bu hayatta.hala devam edebiliyorum.gitmem gereken saplantılı tarih, belirlenmiş mekan, arzulanan tek bir ses.3 ay geçmiş.hala yazıyorsam bir şekilde varım.bedenimin içinde çalışan mekanizma belli ritimlere bağlı.derin bir giriş ve sonra gelen ağır bir melodi.yine de kalmak konusunda kararsız, zehirlenme arzusu içte.
bitemeyen soluyuşların beklediği oldu. gerçekliğini hissedecek sonuna kadar.

geminin güvertesinde kendini rüzgara bırakıp üşüme hissine karşı duyarsızlaşmış bir bünye.sadece gözlerini kapayıp içten gelen sesleri dıştan gelen seslerle buluşturmayı bekliyor çoğu zaman. buluşuyorlar.o kadar üst üste biniyor ki çizgiler görünmez oluyor renkler.geride kalan sadece sesler ve yazılar.havada uçuşan gereksiz sözcükler suda eriyiverecekler.gidiyor,kalıyor,yaşıyor, ölemiyor,huzur buluyor,susuyor.
anların kayıtları tek seferlik,o anda gizli.tekrar tekrar yaşanası düşler gibi.belki de sadece çok yorucu bir rüyaydı gece.gecenin uyanık rahatsızlığını hissetmemek için uykuya dalmıştı satır aralarında ve kocaman rüyaydı her şey.rüya etkisi fazla ama gerçek olduğu hissiyatı baskın bu kez.
sonbahar, ilkbaharı bekler.beklediğine değer.ilkbahar kaygısızdır.sonsuz sanar benliğini.sonbaharın en güzel ismi güz.
güz bekler damlalarını yağmurun, sonra da ölü yapraklarını ağaçların. bahar fazla beğenir kendini. geldiğindeki göz alıcılığını bilir ve burnu havada davranır. yıkım vardır oysa baharda.asla bilemez bunu bahar.bahar kırar ruhları. güz huzur verir her ne kadar ölünesi bir mevsimse de.
bitmeli bu satırlar daha fazla parçalanmadan, parçalamadan.elimden gelen tek şey yazmak oysa.

25 Eylül 2007 Salı

sessizlik, sözcükler ve hesaplaşma

.nasıl ifade edebilir ki anlamsız kelimeler saf duyguları.kirletir yalnızca.kişideki anlamları ince de olsa farklılaşır bütün harfler yığının.mesafeler artar sarf ettikçe gereksiz sözcükleri.sonra bir bakmışsın uzakta kalmış insanlar.
ne müthiş seslerle dillendirmek içindekileri.sözsüz ifadeler.ince ince gelir arkandan.sonra bir kapı açar.girmek isteyen usulca süzülür.küçük bir oda karanlık ama güven verici.garip bir tanıdıklık hissi.ses doldurur ruhunu.sade ses.
suskunluk en güzeli.kirlenmiş ruhları yıkayamazken yağan yağmurlar en azından saf olmayı deneyelim.

10 Eylül 2007 Pazartesi

8 eylül 2007

dün hayali. 8 eylül 2007. beklenen ses. beklenen zehirli ses. 3yüzbin ihtizaz. güzel hayaller parçalı. sıkıntılar, sıkılmalar, bunalımlar. karanlık, sonsuz sessizlik içinde yitiş. nereden kopmaya çalıştığımızı bilmeden ona bağlanmak. bitirmek. yaşama dair her şeyi son birkaç güzel şey yaşayıp, sesle zehirlenip uyumak. asla uyanmamak. ölümün kokusunu duymuştum oysa ki. bitecekti. son sesiyle. bitirmedi devam et dedi. sustum. yoruldum. zehir boşaldı aktı. içim temizlendi. gereksiz nefeslerimi alayım diye mi? kurgusu oynanamayan bir film. susayım da konuşmayayım. sonsuz yazayım her kime olursa. ama ses olsun etrafımda. melodi olsun. ses. ölemiyorum. yaşayamayıp ölmeyi başaramıyorum.
dersen ki çek git hayatımın ucundan. yapamam. gidemiyorum. kalamadığım gibi.

6 Eylül 2007 Perşembe

son 2 gün

bir süre daha yaşamak kararı.bunu kendi verdiğin günlerle belirlemek.bir süre daha bekleyip sonrasını o noktadan itibaren düşünmek.sadece 8 eylül tarihine ilişkin uzun zamandır beklenen hayalleri gerçekleştirmek,gerekiyorsa o noktada her şeye artık bir son verme ümidi.
bir gece ve sonrası belirsizliğe karışan sabahlar.
devam etmek ya da nasıl devam etmek soruları ile düşünceler diyarına yolculuk.şu anda üzerinde bulunduğum yolda oturuyorum sadece.düşüncelerle boğmadan kendimi bomboş ilerliyorum belki de.şimdilik beynimi rahat tutmaya çalışıyorum.
müzik ve yazı boğsun beni.müzikle öleyim.karanlıkta.zehirli ses ile.onun yakınlarında.o'nunla beraber.