26 Mayıs 2008 Pazartesi

.sese doğru.

.ağır ağır giriyor kanıma. sonra yürüyorum. nereye ben de bilmiyorum. çağırıyor sesi usulca. kandırıldığımı hissetmiyorum. gerçek olduğunu biliyorum. sadece devam etmem gerektiğini söylüyor kulağıma fısıldarcasına. karanlık korkutmuyor ıssızlıkta, yalnızlığımda. deniz kokusu geliyor burnuma. az sonra kuma değecek ayaklarım ve denizin dalgaları ıslatacak yırtık pabuçlarımı. sonra da paçalarımı. tuzlu suyla mis gibi deniz kokusunu üzerime alacağım. taşların sesi, dalga sesi. gözlerimi açtığımda sonsuz bir gökyüzünde koskocaman bir ay ve yıldızlar cümbüşü selamlayacak beni. hissediyorum. sadece sesinden bunu hissediyorum. küçük adımlarla bana eşlik eden o sesin inanılmaz sürükleyişine bıraktım kendimi. rüya ya da hayal olması ihtimaliyle gözlerim kapalı kalmalı. ama denizin dokunuşunu gerçekten hissedebileceğime inandırıyor beni. sesi kadar gerçek hislerim. nerede olduğumu bilmesem de tanıdık geliyor her şey. çocukluğun izleri, anların izleri, beni kovalamadan peşime takılanlar. benim içimde kalanlar, benden uzak kalanlar. ama en çok da o suyun sesi. özlediğim, dokunmaya korktuğum, rüya olmasını istemediğim diğer her şey. sesi dinliyorum sadece.
ses

Hiç yorum yok: