sessiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sessiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2011 Pazar

.suskunluğun sükunetsizliği.

.üzülüyorum sadece bazı bazı. aldırış edilmiyor hiç bir kelimeme gibi geliyor. içimde dönen endişe baloncuklarını göremedikçe insanlar daha da aldırmıyorlar. soruyorum, "boşver" diyorlar. boşveremiyorum. sevdiğim, değer verdiğim hiçbir şeyi boşveremiyorum. hayatı dibine kadar yaşamak mı dediniz, her anı sonuna değin, hatta belki de sırf sonunu görmeye.
bazen fazla katı oluyorum belki, ama sırf değer verdiğimden. endişelerimi kendime değil çevreme karşı duyduğumdan. üzülüyorum sadece, kızamıyorum.

10 Ocak 2011 Pazartesi

.sen de okumayarak beni dinlemediğini itiraf edenlere katıl.

.annem dün resmen söyledi,"seni dinlemiyorum". bense hala bugün konuşmaya çalışıyorum. tabi yine aynı sonuç, dam-duvar. bundan sonra da bi strateji geliştireceğim.

acaba ben dinlenmeyecek kadar çok mu manasız ve kafa ütüleyiciyim diye düşünüyorum. yaşıtlarım da dinlemeyebiliyor beni. ben de bu konuda daha çok susmanın faydalı olacağında karar kıldım. dinleyip sizleri biraz da ben güleyim boğuk seslere.

14 Aralık 2009 Pazartesi

.rüyalar yalan söyler mi?

.zihnimden akan sesleri duyabiliyor muyum hala, sanmıyorum. o kadar gürültü arasında düşüncelerim de yitip gidiyor. bir kuş sesi, bir rüzgar dansına o kadar açız ki, ama onun bile farkında değiliz. tüm ışıkları sönse kentin, tüm araçları dursa bir an, bacalar tütmese bir vakit. kaybettiğim her şey geri gelir, unutulan gökyüzü barışır yeniden. ne sokakların sesine tahammül edebilir insan ne de sessizlik sandığı fısıltılı uğultulara o zaman. her şey dinginleşir, hayat donar sanki bir an. ki zaten bu bir hayaldi. arzuladığım, bulamadıkça kaçmayı denediğim bir suskuluk anı. ne anlayabilmişimdir kendimi, ne de anlatabilmiş derdimi. şimdi sadece uzak kalmak için koşuyorum. eskiyen pabuçlarımla. sessizliğin bir fırtına habercisi olduğunu bildiyseniz eğer, beklenmedik değil bu sessiz serzenişler.

12 Aralık 2008 Cuma

.silently unknown.

.bilseydim dilini ona hoşçakal derdim. tren garında uyumaya çalışırken gelmişti karşımdaki banka oturmuştu. tanıdık bir yüzü vardı. eski dostlarımdan kalma bir gülüş suratında. başı öne düştüğünde uykunun içindeydi, belki de günlerdir özlem duyduğu tek şeydi. oysa ben o yüzün arkasındakini zayıf hafızamda aramakla meşguldum. gözlerim kapanmayı red ederken birden keskin bakışlarıyla karşılaştım. üzgünüm ne yaptımsa, ama bilmiyorum. başka birine olan bir kızgınlık mı diye yeniden baktığımda hala bana dönüktü kırgın ifadesiyle gözleri. korkuyordum, her neyse olan şey benden bağımsız ama bendeydi. sadece susabliyordum. sustum. toparlandı. bir şey demek ister gibiydi ama uzun bir bakıştan sonra başını öne eğip uzaklaştı.
.hoşçakal diyemedim.

6 Aralık 2008 Cumartesi

.happy bear.

.neden olduğunu bilmiyorum ama insanlardan uzak kalmaya çabaladığım dönem kendi kendine biterken artık insanlar benden uzaklaşıyor. hatta büyük laflar ediyorlar, her şeyi siliyorlar. ben de o kadar sakin duruyorum ki yine eskisine yakın biçimde. kendimle uğraşmayı yeniden ertelerken rahatım, iyi sayılacak kadar kötü olmadığımı biliyorum. keyifli yanlarıyla sarılıyorum, oturuyorum, eğleniyorum, gülümsüyorum hatta uyuyorum. geçmesi gereken bir dönemdi, sıkıntıların arkada kalması gerekliydi. kurtarıcı ya da kahraman aramaya gerek yok. bir film, bir parça, bir ses, bir söz, bir gözyaşı, bir kahkaha, bir bağırış hepsi bu kadardı belki de. biraz daha aldırmaz, üstelemez ve sessiz olmak iyi. sinirlenmeden gülüp geçmek de. mutlu sayılabilirim hatta.
.o zaman güzel şeyler yapayım biraz da.

30 Kasım 2008 Pazar

.manche menschen ändern sich nie.


.ne kadar söylesen boştur bazen. duvarlara bağırmak gibidir. usanmazsın ama nereye kadar. duvarlar yükselir önünde sıra sıra, iterler seni geriye. kalkar ayağa bir daha başını dikeltip açarsın ağzını. ama boşuna dedik ya. yine bir duvar yükselir önünde. neden inatla lafını dinletmeye çalışırsın ki. bu dünya kayıtsızdır artık insana, doğaya, cana. senin ufacık sözünün değeri yoktur ki. sus da otur yerine, kendi halinde bekle orada. ya da çek git buralardan. dünya bana ters, ya da ben ona ters. beni dinleyen rüzgarlarım, gözyaşımı yıkayan yağmurlarım, bana dokunan toprağım var. nefret dolmadan buralardan gitme vakti.

28 Kasım 2008 Cuma

.korkuyorum kendimden.

.duyamamak görememekten bir adım daha önde, daha kötü bir şey.bunu konuştuktan saatler sonra tek kulağım tıkandı. tam tıkanmak değil aslında. etrafımdaki sesler yiterken etrafımda olmayan ve duyma ihtimalim olmayan uzaklıktaki sesler derinden gelmeye başladı. dün evde her şey sessizken bir televizyon programı sol kulağımda, insanlar konuşuyor, sanki bir tartışma programı. çok ürkütücü. az önce de bir kapı zili duydum ama bizim evin zili olmayan. neler oluyor? normal bir insan gibi duymak istiyorum artık.

22 Kasım 2008 Cumartesi

.uzak dur.sessizliğe geri dönüş.

.susmak daha anlamlı kaldı bütün her şeyin yanında. anlayışın yittiği, yıprandığı ve çürüdüğü noktada, sesizlik elimde kalan son oyuncak.
.vapurum çoktan gitmiş, tren de kaçmış, sokaklar benim şimdilik. güç savaşında değilim. kendimi korumak istiyorum sadece. oturuyorum, uzanıyorum saatlerin içinde. güneşin doğduğu ara sokakların sıcaklığını bulamamamak korkutuyor. kalkıp gideceğim yerlerin beni istememeyen yüzlerini karşılamak zorundayım sanki. kimse yaklaşmasa, zorlamasa.
.suç yok. ben de yokum. hoşçakalın demeden kalkıp gidebilirim. daha da kırıcı olabilirim. yıkıp geçebilirim, o yüzden sadece yaklaşmamamı sorgulamayın. daha uzak, daha kapalı ve yitik.
.aklımda yol, içimde nem var. uzaklara ansızın çekip gidebilme arzusu.

11 Mayıs 2008 Pazar

.kapattım kendimi.

.bitti. "şen" çocuklar gibi eğlenmece bitti. herkes için. birtakım insanlar için deli gibi koşturmaca bitti. bunun üstüne düşünceler içindeyim. sorgulamalar. berbat ilişkiler zincirinin yaralarını sarmadan daha derin yaralar açanları sorgulamakta ama kendi içimde. insanların kendilerini sorgulamadığı kadar onların davranışlarını kendi hatalarımla birleştirmekteyim. ne derlerse desinler. ben artık kendimi kapattım ve daha fazla tahammül edemeyeceğim şeylerden uzak durarak kimseye zarar vermeyeceğimi biliyorum.
.burda durup, tek başıma kalacağım bir süre daha. sonra yollar var düşeceğim. uzaklarda olacağım. hiçkimsesiz olmak istiyorum.
.ağlamak istiyorum sorgulamayacaklarsa. koşmak istiyorum sonra uzaklara, peşime düşmeyeceklerse. geri dönmediğim günleri saymayacakları kadar çok kaçmak istiyorum buralardan. hiç ses çıkarmasınlar. ben susacağım.

25 Eylül 2007 Salı

sessizlik, sözcükler ve hesaplaşma

.nasıl ifade edebilir ki anlamsız kelimeler saf duyguları.kirletir yalnızca.kişideki anlamları ince de olsa farklılaşır bütün harfler yığının.mesafeler artar sarf ettikçe gereksiz sözcükleri.sonra bir bakmışsın uzakta kalmış insanlar.
ne müthiş seslerle dillendirmek içindekileri.sözsüz ifadeler.ince ince gelir arkandan.sonra bir kapı açar.girmek isteyen usulca süzülür.küçük bir oda karanlık ama güven verici.garip bir tanıdıklık hissi.ses doldurur ruhunu.sade ses.
suskunluk en güzeli.kirlenmiş ruhları yıkayamazken yağan yağmurlar en azından saf olmayı deneyelim.