23 Nisan 2008 Çarşamba

.gelip geçmeyen haller.

.öyle inanılası güçtür ki bazı anlar. hayır bu kadarı mümkün olamaz dersin. sonsuz günlerime eklenen 19 nisan gününe ithafen .
"severler hep güzeli"
.geriye gidip gelen beynimde yankılanan sesler. daha da gerilere. 1648'lere...
"haydi bir ses duyun"
sanki benden içeri ama çok uzak. benden kopmayan ama beni parçalayan. neden ister insan kendi mahvoluşunu izleyişini. sadece bir ses bile yeterdi, biliyordum. aradığım huzursa onu bulduğum yerde kalmalıydım. kalmamayı tercih edip sonra tekrar ona kavuşma isteğiyle koştum. gün elbet doğacaktı ben uyandıkça. "uyan" derken birileri uyuyamadım. kalktım. bahar havası zaten ayrı cezbedici bir davetkarlıkta idi. "bahar"a kaptırdım kendimi. orada bitmeli ve yeni bir şeyler başlamalıyıdı. beni paranoyak yapan ve saplantılarıma bunu eklememi sağlayan durumdan sonra kurtulamadığımı fark ettim. ortasını bulamayan çelişkilerimle ben bir bütündüm ve bahara kavuşmak huzurunu bile zulme çevirebilecek kadar siyah görebiliyordum her şeyi.
"gitmezdim sen gelmesen bahar"
.gidemeyen ben, bu sözü sadece söylemeye cesaret edebilirim. laflarım yazılarım kadar silik. hatta daha da silik. güneşe uyandım, saymadığım kadar çok. sesler susmalı, kafam karışıyor. beynim durmalı sonsuz müzikler çalmadan. hep vardır biri. ya o ya da o. "o"nlarla olgunlaştım, kıvrandım, gülümsedim, çocuk kaldım, kararsız kaldım, emin oldum, çelişkilerimi kabullendim, kendimi kabullendim, hayatı kabullendim. uyanamayacağım gün bir tane. seslerim kesildiğinde, beynim içten içe bana "o"nları fısıldamamayınca uyanamayacağım. huzur veren ve cesaret veren onlar. beni terk ettiklerinde korkunç bir sessizlik olacak, dayanılmaz. dayanamam.
bu yazının yazılması, olgunlaşması bile günler aldı.

Hiç yorum yok: