4 Aralık 2010 Cumartesi

.boşluk2.

.gözyaşlarımı biriktiyorum sanki ,hepsi mideme doluyor. ama zerre acı yok, nedenini anlamıyorum. belki de doğrusu bu. kötü hissetmek mi gerek şimdi, yoksa bu da bir yaptırım mı sadece.
.hiçbiri diğerinden öncelikli değil, hiçbiri diğerine üstün değil. eşitlik demiyorum bunun adına, boşluğun yankısı işte, içimden içime, o kadar. duvarlarımı örten karanlık. duvarlar ben, duvarlar soğuk, hissiz, cansız. nefesler kesik kesik duyuluyor belki öteden ama duymak istemiyorum ve kapatıyorum. konuşmalar, kahkahalar siliniyor hep birlikte, yavaşça ayağa kalkıp gidiyorum, fark edilmeyiş hoşuma bile gidiyor, değersizleştiriyorum kendimce. önemsizleştiriyorum her bir parçayı ve en basit düzlemde bakıyorum. gidemiyorsam kalmayayım diyorum. uzaklaşıyorum. işte uzak-ben.

.the majority.


.ideale yaklaşan hayatlar üzerindeyiz, hayallerimizi unutmuş öylece yaşayıp giderken erteliyoruz. kimi zaman birileri bastırıyor o dış seslerimizi, sonra da biz kendi iç seslerimizi yok ediyoruz usulca. hepimiz "çoğunluk" un üyeleriyiz. "delice" ve belki de "serseri" tanımlanan hayatlardan kaçıyoruz. en "güvenli" olan şimdiki zamanın rutin hayatında sürüklenmeyi seçiyoruz, seçme şansımız var ise, gücümüz var ise.derinlere gömüldükçe gerçekliğimiz, yapmacık oyunlar içinde oluyoruz ve işte yeni gerçeklik.
.bir delirsem yeniden, bırakıp bütün alışkanlıkları, o bütün bilindiklikleri, sorsak sonsuz aynayla çevrili boşlukta sorsak, "gerçekten istediğin ne?". ve işte düşüş, o sorunun peşinde, geçmişi gelecek kurgularını, çevreden gelen sinir bozucu gülüşleri, alayları da katıp yanına susmak ve ilerlemek. soruyu unutmadan kaybolmak yine de. kayboluyorum, ama hala "çoğunluk"un içinde.

28 Kasım 2010 Pazar

.boşluk1.

."geçmezdi aklımdan, yalnızım en budalasından, sıkıldım doğrularımdan, kadınlığımdan, dışımdan".
.her şeyin anlamını yeniden yeniden arıyorum, her şeyi en basite indirgiyorum. en azından çabam bu yönde. gerçekdışılıkları da hayalleri de sıradanlıkları da tek bir düzleme indirgeyip izliyorum. 3.göz olup kendime soruyorum, susuyorum.
.bugün elimde ne varsa, hepsini saçtım ortaya, arınmak istiyorum dedim. kendimi sadeleştirmek ve gereksiz yüklerden kurtulmak. oyunları bozup, replikleri unutmak unutturmak, yenilerini yazmadan içimizden geldiğince yaşamak.

21 Kasım 2010 Pazar

.rüyadan uyanmışçasına ama uyanıktım.

.güzel bir pazar sabahı boş sokaklarda dolaşmayı bilir misin? işte ben onu seviyorum. martılarla sabah gezmesine çıkıp, kedilerin miskin bakışları arasında taze uyanmakta olan esnafı selamlamayı. şöyle ufak bir erken gezmesi, deniz kokusu, rüzgarın soğuk dokunuşu ve işte taptaze bir gün.
.şehir bile yaşanır geliyor bu sakin pazar sabahlarında, bir kaç saat çalıp uykudan uzun uzun yürümek gerek, güzel çünkü ne de olsa bu zehirli kadın-istanbul. insanlar başka, anlayışlı, gülüyorlar, daha sakinler, her adımda bir rahatlık, bir güven var. günaydın rüya çocuklarına.

31 Ekim 2010 Pazar

.insan'dık.

.hepimizin kendiğini sandığı kadar, insan'dık. şüphelerim var bu konuda çoktan beri. ihtiyaçlarımızla, şımarıklıklarımız birbiri içinde artık.
incintikçe incittik, kırdıkça parçaladık, unuttuldukça unutturduk...
kızdıkça nefret edesiye bekledik. hepimiz insan'dık. hata yaptık ama hep başkalarının hatalarını gördük. hep suçluyu aradık sokaklarda, yanıbaşımızda duran benliğimizi yok sayarak. ne kendimize saygımız ne de sevgimiz kalmıştı. sadece "öteki"leri "diğer" ihtimalleri taradık.
ne yapsak fayda etmezdi, yaranılacak kimse yoktu. hepimiz insan'dık, artık sadece "ben" ler ve "sen" ler vardı. insanlar değiliz.
hep "üzgünüm" dedik. özür dilemeyi unuttuk. oysa çok basitti, mucizevi kelimeleri yırtıp attık ki kimse bilemesin diye. hep "ben" vardı bundan sonra, "biz"ler öldü.
insan olmayı özlemedik bile, farkında değiliz hala.


bu kadın söylüyor.

23 Ekim 2010 Cumartesi

.boşluğun kerameti.

.bütün içinde çelişen aktivitelerdeyim.buruk bilekle evde oturmaya tahammül edemeyip günün aydınlık kısmını uyuyarak geçirdim. peki başka?uyanık olduğum anlarda yüksek lisans programlarına bakar halde ve online dizi izleme peşindeydim.tam bi ev kadını oldum.hadi bakalım

10 Ekim 2010 Pazar

.the story of today becomes the dream of tomorrow.

.dün bugün şimdi.uzaktan çok yakın olan şimdinin rivayeti.
.ne mutlu ne mutsuz.ne huzurlu ne huzursuz.bir yanın gitmeye çalışırken diğer yanların hep bitkin.

rakının ağzımdaki tadı ne güzel değil mi diye düşünürken bir sonraki günler yok,sek bi uyku çek bana barmen diyen gözlerim var uzaklara dalan.kocaman boşluklar içinde bir dalıp bi çıktığım hayallerden gerçeklere yeniden büyük kara parçaları az bi nefeslenip dinlenmeyi arzuladığım ya da dinlenmemeye çabaladığım.çelişkileri yutup hazmetmeden saklarken midem, ne ağrı ne sızı, sadece kurumuş kan tadı,biraz da tuzlu gözyaşı. şimdi ve sonra, çok mühim değil.

neden ve nasıl varım?olmak istediğimden ne kadar uzaktayım.nerede kayboldum.ne zaman yokluğunu hissettim,ne kadar üşüdüm,nerden geldim, nereye?....