4 Mayıs 2008 Pazar

.düşmeyen gözyaşı.

.ağlamak üzereydi düşerken. düşleri kaybolmakta ya da siyaha dönmekteydi. kalktı tekrar koşmaya başladı. oysa gücü yoktu nefes almaya dahi. şimdi nefesini kaçmaya harcıyordu. sokaklar karanlık, evler sessiz, insanlar dinlenmekteydi. güneşin doğuşunda her şeyin değişeceği umuduyla uyumaya çalıştı o da. değişen tarihler, saatler, günler hiçbir şeyi değiştirmemişti. hala düşerken ağlamak üzere olması hissiyatı güçlüydü ondan. kazanan ya da kaybeden yoktu ama bir savaş olduğu belliydi. kalem kağıttan daha anlayışlısı yoktu etrafında. ya da etrafında kimse yoktu. bunu istemişti belki de. itmişti her şeyi bir yana.
.gözyaşları donup donup kalıp hayatın içinden yitiyor. ansızın gelip giden hislerin yaralarına değerek. kızamıyor, bağıramıyor, haykıramıyor. sadece biliyor. gerekenden fazlasını ve gerçekleri .cesaret edemediği ifade etmek sanki. korktuğu kendisi sadece.
.küçük anlarda gülümsemekyi başarıyordu ama içinde birikenlerin bir gün çağıldayarak akmasını an meselesiydi. yine de işler ve sorumluluklar arası gidiş-gelişler tutunacağı bir daldı kendi şelalesinden denize düşüşünü engelleyen. ama sadece şimdilik.

Hiç yorum yok: