25 Mayıs 2008 Pazar

.dereotu ve demiryolu.

.çok acil dereotu lazım. yürümeye çıktım. çalışmama döneminde evden oturmaktan sıkılıp, dereotu aramak üzere yürüdüm. yok dereotu. akşam saatinde hiçbir yerde kalmamış. demiryoluna ulaşan sokaklarda dolana dolana yürüdüm. demiryolu kenarında yaşamak isterdim hep. 10 küsür senelik dostumun evi demiryoluna yakındı hep. o sesi çok severdim. günlerim orda başlar orda biter, sonra da eve demiryolunun kenarından yürürdüm. hatta o zamanlar demiryolundan da geçerdik. 5 sene önce bir kız orada ölüp-ki bence bilinçli bir haraketi- her tarafı kapatılana kadar. hala kenarından yürünebiliyor. dostum artık orada yaşamıyor. ama ben demiryolunu kullanıp canım sıkılınca kenarından yürüyorum. yanımdan trenler geçiyor. içindeki insanların öykülerini düşlüyorum.
.dereotu bulunamadı. patlıcanlı pilavda dereotu şart. ama annem kararlı. palıcanlı pilavı derotsuz yaptı. hatta sarımsak da koymuş. ama dereotsuz.
.demiryolu kenarında bir evim olacak ya da demiryollarında yaşayacağım. bir ihtimal adada yaşayacağım. tabi o zaman tren sesinden vazgeçeceğim. ada hayali mi demiryolu kenarı mı daha eski? sanırım eş zamanlı. 8 yaşındaydım bozcaada'yı gördüğümde. 8-9 yaşındaydım dostumla tanışıp evlerine gittiğimde.
.sonuç: dereotsuz salata ve patlıcanlı pilav. demiryolu yakınında bir ev hayali ile geçen 2 trene selam. bozcaada planları 2 senelik özlemle.

Hiç yorum yok: