25 Mayıs 2008 Pazar

.on the edge of nothing.

.kendini yalanlarla kandırmayı sever insan. erteler yalanlarla her şeyi. zamanı kontrol edemez hele istanbul'da yaşanıyorsa hayat. sürüklenen zaman sanarken kendini yara bere içinde sürüklenmiş olarak bulması işten bile değildir. tazelenmeye ihtiyaç duyar. uzaklaşır, yalnızlaşır, kapanır, kendini bulmaya çalışır. hala aynı noktadan uaklaşmamış ve değiştirememiştir bazı gerçekleri.
.önemli kararlar alma vakti değildir ama o alır yine de. hayatı hafiflemiştir, ruhu dingindir ama peşini bırakmayacağını bildiği birtakım durumlar zaman içinde onu zihinsel olarak sıkıştırmaktadır. karar vermenin vakti geçmiştir ya da tam zamanıdır, ama emin olamaz. tek başına, kendi kendine oturur orada, sonra kalkar dolanır. bekler insanları, insanlardan bir şey beklemeden. deniz havasından raylara bırakır kendini. tren gelene kadar bekler. tehlikeyi özlemekten değil, meraktan sadece. herhengi bir şeyin sınırında olamamanın verdiği ufak rahatsızlıktan hep.

Hiç yorum yok: