24 Aralık 2008 Çarşamba

.until the moon give me the sign.

.dışarının soğuğuna bakıyor. ılık renklerle aydınlatıyor odasını. titriyor içi. odanın renklerini izliyor. gölgelerin oyununu. onlara katılıyor. dans ediyor bedeniyle. yüzüyor, süzülüyor, devriliyor, tırmanıyor, düşüyor. düşüyor ve kıpırdamdan kalıyor yerde. duvarlarındaki yazılar,resimler dönüyor gözünün önünde. midesinde kelebekler uçuyor. gözlerini kapattığında kendini gördüğünü sanıyor. yaklaşan bir siluet, ama mesafe değişmiyor. yaklaşıyor gibi hissediyor, dokunacak gibi. yaklaşamayan siluet belirginleşiyor ve kim olduğunu biliyor artık, ama daha fazla yaklaşamıyor. sarsılıyordu zemin, belli belirsiz bir üşüme titremesiyle birlikte güçlenen bir sarsıntı. gözlerini aralarken ışık fazla geldi, silüet kaybolmuştu artık. sarsıntı geçmişti. dışarısı hala soğuktu, biraz daha kararmıştı gökyüzü. duvarında göze çarpan farklı bir yazı dikkatini çekti. korkarak yanaştı. mürekkebi tazeydi henüz.
"gri olsaydı adın bu kadar karanlık olur muydu için? kapıdan girseydim, yine kaçar mıydın?"

Hiç yorum yok: