11 Ocak 2009 Pazar

.the moon and the sleep and the icelandic feeling.



.bir süredir dream theater ile izlanda arası garip bir yerlerdeyim. her şey sevgili zihni müzik'te tesadüfen bulduğum awake cd'si ile başladı. müzik setimle birlikte her gün bu albümü 5-6 kere dinledik bıkmadan. her dinleyişimde daha çok sevdim scarred+space-dye vest'i. bu arada hep evdeyim, sabah kahvesi keyfi bile yapıyorum annemle. çoğu zaman yaptığım gibi anneme bir şeyler dinetip-izleteceğim. dünyanın en sevimli klibi olduğunu defalarca dile getirip izlettiğim sevgili blur-coffee&tv. izledik yine. kahve keyfine uydu bu. blur da birleşiyormuş. bakalım damon yine animasyon karakterlerle yeni işlerle bize seslenecek mi diye içimden geçirdim ben sonra da sesli düşündüm biraz. anneme bütün blur hikayesini özetledim sonra da gorillaz'dan bahsettim. dinledi beni, çok da önemsizdi aslında bunlar ama o dinledi, çünkü o bir anne, heralde ondan dinledi.
.odama geri dönüp yine gereksiz işler müdürlüğü yapmaya başladım, film araştırıyorum. nerden çıktı bilmiyorum ama bir dogme 95 muhabbeti ve onun üstün karşıma çıkan şaşırtıcı gerçeklerle olaylar birbirine bağlanmaya başladı.



tesadüf #001. blur-coffee&tv dogme filmleri listesinde.



bu arada dogme filmleri listesinde 3 adet türk yapımı da var. hem de biri bayağı eski
dogme filmleri derken "reykjavik 101" diye bir filme rast geldim bir blogda. haydi bir indireyim dedim. indi, izlemeye başladım. credits filmin başında ve gözüme çarpan bir isim, damon albarn. haydi.
tesadüf #002. damon albarn izlanda'ya da bulaşmış. hilmar'la izlanda filmine müzik yapmış.
neyse neyse deyip devam ettim izlemeye. film müziklerini bulamadım bir türlü ama azimliyim bulacağım.



.gün ilerliyor, hava kararıyor ve ay odama sızıyor. dolunaydı dün gece, uzun zamandır odamdan göremiyordum, gördüm. pazar akşamı-yani bu akşam da- geç kalınmış da olsa bir dolunay şarkıları gecesi var kadıköy'de, baktım ki başka şeyler de var. anton barbeau diye bir ingiliz arkaoda'da çalacak imiş akustik işler. adalılar kuşattı beni.
tesadüf#004. bu seride blur işle başlayan adalılarla olan ilişki önce izlandaya damon ile sıçradı, sonrasında geri bir sıçrama ile ingiltere'ye bağlandı yine.
.gece ilerliyor, bir yerlerden gelen bir film ismi, müzik filmi. yine izlanda. hemen indirilip izlenmeye hazırlandım. bu arada ay kaçmadan yere uzanıp bakındım ona. hemen bir şarkı geldi dream theather'dan.


tesadüf#005. "wait for sleep" dolunay gecesinde ay ile bakışan bendenizin hal ve durumlarını özetlerken bir yandan da genel uykuya geçememe halimi anlatmakta başarılı. yine dream theather, oysa sigur ros'a geçmeme bir adım kalmıştı.


(tesadüf#006.dolunay varken uyuyamayan tanıdığım tek insan dolunay varken geç bir vakitte iletişime geçti, aylardan sonra.)



.izlanda müzik filmi izlenirken dream theather'dan vazgeçememek ve izlanda'ya göç etmek düşünceleri beynimde karşıyor birbirine. anteni bozuk radyo gibiyim, frekanslar karışıyor. hiçbir şey durulmuş değil. garip izlandik blogları keşfesiyorum, dream theather konserleri indiriyorum ama an itibariyle amiina, frakkur, slowbow vb. izlandanın bizlere bahşettiği güzelliklerle oturuyorum.
bir de şunu keşfedip buradan da daha değişik yerlere gittim.
bunu okuyun. sigur ros'u en iyi anlatan yazı olmuş. tebrik ederim bu dostu.

2 yorum:

laptü dedi ki...

"screaming masterpiece"

bir dost

indian dedi ki...

sugarcubes - birthday