6 Ağustos 2008 Çarşamba

.in the death car.

.karanlık yavaşça iniyor. açıkhavada olmanın verdiği bir algılama değişimi söz konusu. evde otururken saat 8'den 9'a doğru ilerleyiş bambaşka olurdu inanın. ışıkları yakıp ortamı sabitlerdik, televizyon izler, hoş beş eder, yemek üstü çay-kahvelerimizi yudumlardık muhtemelen. ama bu kez açıkhavadayım. gökyüzüne daha yakın. az sonra başlayacak balkan şölenine kendimi bırakmak için hazırdım.


.her zamanki gibi beyaz takımı, wedding and funeral orchestar ve renkli bayan vokalleri ile serin geç yaz akşamındaydı bu yorucu şehrin iyice yorucu olan bir yerinde. öncelikle 2010'un zorunlu dönüşümünün aylardır yaşandığı kongre vadisi denen yerde açıkhava tiyatrosunun nasıl boğulduğunu ve yenilenme yalanlarının ispatlandığını söylemek gerek. ama can sıkıcı konular bu kez uzak dursun. işte goran abi geldi. dedim zaten, her zamanki beyaz takımı ve müzisyen dostlarıyla. kustirica'nın filmlerinin sesi, neşesi, hüznü. o çaldıkça film kareleri sonra da hayal ettiğim tarihten sahneler geçti gözümün önünden. ağlayamadan gözyaşı biriktirip, oturduğum yerden eşlik ettim danslarına.
goran abi gitmeseydi keşke, zaten niyeti yoktu. sabaha kadar kalırdı daha o bizle. ben gidip kaçırsam da taşkışla'ya mı sızsak gizliden diye düşünürken yine kendimi bıraktım sesine. açıkhavayı özlemişim. ama esasen açıkhavada senede 1 sebeb-ül ziyaretim goran bregoviç'i özlemişim. ne müthiş bir zenginliktir balkan müziği.
.ölümsüz olsun goran abi, hep buralarda yaşatsın kültürü, taşısın dünyada her yere.

Hiç yorum yok: