27 Temmuz 2008 Pazar

.rain rain.

.sokağa çıktım istanbul'da. yine nefret ettim insanlardan. hayır ben kin dolu bir insan değilim. istanbul bana öğretti bu lafları. nefret uzak bana. anlamsız. insanlara tahammülsüzlüğüm o korkunç hallerinden. dayanamadım. koşamadım ama daha hızlıydım. uzaklaştım, yenileri geldi, pedala yüklendim yeni canavar yüzlerle karşılaşmaya. sonra 1 damla düştü başıma. bir damla daha ve hızlandı damlalar. hızlandım damlalarla bir süre. durdum sonra, ıslanmaya durdum. arınmaya durdum. şehrin arınmasını bekleyemedim, umudunu taşıyamadım. ama yağmur vardı. yağmura inanıyorum.
sonra televizyonun korkunçluğuyla karşılaştım evde, kan dolu kareler vardı kanallarda. şaşırdım. uzun zamandır aptal kutusuna bakmamıştım, terk edeli çok olmuştu. ama bekledim. saat 01:00 oldu bekledim, aptal kutusunu beklediğime inanmak zor ama bekledim. neyi olabilir? evet gevende'yi. eskişehir'de gezinirken kaçırdığım canlı kayıt şeysini, üstelik daha tazeydi sesleri üstümde ama hep taze kalsın isterdim onları. sermest, nem, nayu, esinti ve klasik son çelik çomak'tan sonra ve yüksek alkol üstüne uyuyup pazar sabahına uyanmayı düşlüyorum. uyumadan düşlüyorum. pazar keyfiyle dostlarımı karşılamak, taze çaylar içmek, ılık kahkahalar atmak.
gevende bir bağımılık, bir kaçış, bir dost, vazgeçilmez. seslerine, dostluklarına sağlık.
ve bütün nefrete yakın duygulardan arınarak son yudumumu alıp aptal kutusunu kapatıp gidiyorum.

Hiç yorum yok: