12 Haziran 2008 Perşembe

.tespit,analiz, vs.

.tespit1.sabah hep aynı saatte bindiğim erenköy2-mahalle arasında anılan adıyla "er2"-otobüsünü saçma sebepler zinciriyle kaçırınca binmek zorunda kaldığım pendik-kadıköy otobüsü, bizim duraktan hep ağzına kadar dolu geçer. ama çok açık bir sebeple göztepe tarafında bir boşalır. bu tespit öncesi açıklama oldu, şimdi tespit geliyor: pendik tarafında oturan kadınların çoğu göztepe-selamiçeşme arasında evlerde çalışıyorlar. ne kadar yararlı bir tespit.
.bu dünyayı kurtaracak tespitin ardından, eminönü motoruna binip 1 haftadır her gün gittiğim ofise yollandım elbet.
tespit2.bu ofis denen mekanlar iletişimsizlik için tasarlanmış olmalı. her masada bilgisayar. 2'şer masa birbirine yapışık ve simetrik olarak dizilmiş geri kalanlar da. karşı masadakiyle en az iletişim çünkü bilgisayar ekranı daha cazip. yandakilere laf atmak daha kolay ama yine de yarı sırtın dönük. fiziksel olarak en yakın olduğun, sırt sırta verdiğin insanla "-sonsuz" iletişim. sonuç:insanlar iletişmeden çalışsınlar.
.evet bugün de bitti deyip 8 saatlik yorucu ve saçma işleri arkamda bırakıp kapıyı çekip çıktığımda kararım şişhane ve oradan da tünel e varmaktı. evet bunu gerçekleştirdim. tünel, karamuk çaycısı, hem de oturacak yer de var, ama yürüyeyim dedim. galatasaray'a kadar gelip çay içeyim diye hemen mustafa abi'ye yöneldim, oturacak yer de vardı, ama pasajdan geçip tekrar tünel e yüneldim. büyük londra yı selamladım, tepebaşındaki şarapçıyı da. asmalımescit sokaklarını geçtim ve tünele vardım yine. galiba karaköy vapuru beni bekliyordu, ben de bekletmeden koştum ona. haydarpaşa ve eve varan sokaklar.
.tespit3.güneşe batmak ve doğmak yakışıyor. ben doğan güneşimi bir yerlerde kaybettiğime eminim. artık doğmasına tahammül edemediğim bir şey oldu kendisi. o güneş beni istemiyor, ben onu hiç istemedim zaten. güneşi sokaklarda batırdıktan sonra bir daha asla doğmamasını isteyebilirdim ama bir baktım bana bir şey diyordu müzik çalarım. nayu. güneş batarken tesadüf edilebilecek ve güneşe olan bu sert tavrımı ertelememi sağlayacak şey. benim güneşim kaybolduğunda nayu çınlamıştı içimde. yine yaptı yapacağını. ama bu güneşe karşı olan sert tavrım kesinlikle benim güneşimi en son nerede doğarken izlemeye doyamadığımla ilgili olabilir ki biliyorum hep bozcaada işleri bunlar. bir de olimpos-antalya yolu vardı en son ama içimde yine üstümde yoğun bir gevende etkisi olduğundan sanmıyorum ki o güneşin de doğmasını istemezdim aslında. en son 2006 ağustos ve bozcaada da doğan güneşimi aradım, kaybolmadı hala oralarda ama burada değil. sonuç:güneşe batmak yakışıyor, güneş niye var. ışık isteyen kim?

Hiç yorum yok: