28 Şubat 2009 Cumartesi

.no way out.

.bir şeylere isyan ederiz, belki de çok hakkımız değildir ama ederiz, söylenir dururuz. aslında akşamına içip keyfedeceğizdir. bu günler de sayılıdır ama güzeldir aslında hayatlarımız. hüzünler kendi projelerimizin bir parçası, bunalımlar da karalamalarımızdır. basit denklemlerin sonsuza varan sonuçları bizim uydurmamızdır. kurgunun bittiği noktada ölürüz. ölümü kutlamak yerine yine ağlamaklı yüzlerle hüzün ve yas satın alırız. zenginliğimizdir bütün gri günlerimiz. o zaman 1 ay sonra neden eğleniriz diye sorgulamayız, gerekmez. geçmişi çabuk unutur, ama yine de kendimizce belli anlarından kurtulamayız, tekrarlarız.
.ruhu diri tutsun diye mi acı çekmeye özeniriz, kendimizi değerli hissetmek için mi severiz, belki de hepsi saçma nedenlerdi şu saydıklarımın. ama hep bekleriz kerşılığını. almak için veririz. pis bir türüz, hayvanların da akıllarından geçeni bilebilseydik belki de onlar için de bunları diyecektik ama bilmiyoruz.
.ben kendimi biliyorsam, ve yaptıklarımın altındaki art-niyetlerden haberdarsam pisliğim işte. sahip olduklarım, olmadıklarım, hayal ettiklerimle bu dünyanın saflığının yittiği noktada toplaşmış insanlık sürüsünün içindeyim.
.aidiyeti reddediyorum. hayata geçiremiyorum, bekliyorum, zamanı var, çok değil ama var. maddiyatı reddediyorum. düşüncelerimi olgunlaştırıyorum beklerken. isimleri reddediyorum, isimsiz, izsiz, yersiz olmak gerekiyor. bu lanet dünya üstünde iyi bir şeyler olmasını istiyorsak reklamdan vazgeçip ayağa kalkmalıyız usulca, sahnenin arkasında olmalı, gösteri bittiğinde çoktan başka bir şehire yürümekte olan sade insan olmalıyız. kendi kurallarım, kendi oyunlarım.
.hiçbir söze inanmıyor, hiç kimsenin vaatlerine kanmıyorum. dilediğiniz kadar konuşup yazın, yapamadıklarınız yanınıza hikaye kalsın.

Hiç yorum yok: