13 Haziran 2010 Pazar

.kan-at.

."üzgünüm eskisi gibi değil..."
.aksi, aksiydi. eski günleri yad eden sözlerine takıldım kaldım her parçanın. mutsuz ama keyfi yerinde olan bir adamın hikayesinden kendi saçma öykülerimi sezdirdim hep. yine öyle. bir sıkıntı sanki, bir boğulma hali, bir boş-luk hali. o yüzden de uz-ak, akmak için daha derinlerine suların, dalmak ve bir daha çıkmamamak için güneşe. umutsuzca değil, sade-ce uz-ak ve sak-in olmak için.

12 Haziran 2010 Cumartesi

.uz-ak.

.biraz durul bakalım,az sakinleş. çocuklaşıp, unutup biraz da uzak-laş. bugün-yarın-öbürsü günler, şimdiden fazla yakın fazla uzak.
yırtık giysileri içinde ne kadar rahatsam o kadar rahatım uzak-laşırken. şimdi kaybolup yeniden bul-ma vakti bir şeyleri, her şeyleri.
"benden iyi benden uzak bir ben olamam"

3 Haziran 2010 Perşembe

stinky neighbours.

.apartmanın garip işleri. 15 günlüğüne sıcak su yok ve bisikletlerimizi odalarımızın bir köşesine koymamızı, ayak altında bırakmamamızı stiyorlar. bu ne demek, 15 gün bisiklete filan binip de terlemeyin, kaç kişi aynı asansörü kullanıyoruz, 15 gün bu vıcık sıcak havada temiz kalmak kolay değil, biraz saygı.
ben zaten pistim, şimdi buna teşvik ediyorlar...

2 Haziran 2010 Çarşamba

.öz-lem.

.gülüşünü, sesini, duruşunu özlediğim. her bir yanım sevdiklerimle dolu, özlemler dinmiş bir nebze, karanlıkta nefeslerimiz birbirine değiyor, karışıyor. huzurlu bir sessizlik ve inip kalkan göğüslerimiz, içimizdeki coşku ve fazla uzak olamayan hüzün.
.uzak-yakın, zaman görece, çoğu geçiti azı kaldı. şimdi gülümseme vakti.

.pazar postası.

.pazar sakinliğinde az pedallayayım dedim gidebildiğimce. egzostan kaçarken mangal dumanına kapılırmış meğer insan sahil yoluna inerse. her yer insan, hadi tamam. ama geyiğini yaptığımız "refüjde mangal" olayı aşmış gitmiş.istanbul it beni it.3 ayda bir gelince keyif alınabileceğine inandığım şehir, gideceğim az kaldı.