5 Ağustos 2009 Çarşamba

.zamansız anlamsızlık saçması.

.ağzımdan dökülüverirken kelimeler çoktan yitirmişti anlamını ki o kadar görünmezlerdi. sadece boşluğun boşluğuna koyamadığım taşlardı. anlar doluyor, boşalıyor, zaman kayıp gidiyordu. kalıplar içinde insanlar diziliyordu önüme. huzurumu anlık kaçıran gereksiz detaylardı hepsi, görmezden gelebilecek ve boşverecek kadar rahattı içim. ama kelimeler geliyordu yeniden üstüme, kalıplı insanların tek düze seslerinden, ezbertilmiş sözlerinden demetler saçılıyordu önüme. oysa bir berduştu hayatın ucundaki, inandıklarını söyleyip susmuştu çoktan, bir dostun gülüşüne bakar bir daha gülerdi. basitleştiremezken zorlaştırmayı bu kadar iyi bilmenin üstünlüğü değil ezilmişliğini taşımak mıydı gurur veren?